Karadeniz'in mavisinden, Küre'nin yeşiline İnebolu



Küre Dağları’nın sarp kayalık zirvelerinden, baş döndüren bir eğimle alçalarak denize saplanan ürpertici güzellikteki ormanlardan geçerken öyle hızlanırsınız ki, İnebolu’ya vardığınızda duramayıp denize düşebilirsiniz... Sanırım Evliya Çelebi bu yazdıklarımı az bulurdu. Eğer İnebolu’ya henüz gitmediyseniz, Küre Dağları’nı kat ederek gidin ancak bu şekilde hiçbir abartılı ifade kullanmadığımı anlayacaksınız.

Dağlık bölgenin hızla denize doğru alçaldığını göreceğiniz Küre kasabasından başlayarak, otuz kilometre boyunca yaşayacağınız görsel şokun etkisinden ancak İnebolu’ya vardığınızda kurtulabileceksiniz. Tepelerden baktığınızda, uzakta, denizin kıyıcığında uçsuz bucaksız Karadeniz ile kucaklaşan İnebolu şehri, aynı zamanda ormanlar tarafından kuşatılmış sakin bir düzlük izlenimi veriyor. Yol bu manzaraya son derece hakim öyle yerlerden geçiyor ki, kelimenin tam anlamıyla tüm bu doğal güzellik ayaklarınızın altına serilmiş durumda. Çepeçevre uçsuz bucaksız ormanlarla kuşatılmış bu doğada ilerlerken bazı vadilerin çukur bölgelerinin bulutla kaplı olduğunu görmeniz mümkün.


EMEKLİLERİN HUZUR MEKANI

Ormanın bittiği yerde yeşillik bitmiyor. Karadeniz bölgesinin nemli ve yağmurlu iklimi sayesinde orman yerini yeşilliğin her tonunu devam ettiren diğer bitkilere, çiçeklere bırakıyor. Kente vardığınızda, bu yeşilliğin arsız bir sarmaşığın dalları gibi kentin başladığı yamaçlardaki mahallelerin sokaklarına doğru uzandığını göreceksiniz.
Bu yeşilliğin kente doğru sokulmasının bir nedeni de, geçmişten günümüze ulaşabilen eski evlerin büyük bahçeler içinde ve daha çok yamaçlardaki bu mahallelerde bulunuyor olması. Bahçeler kenti saran yeşil kuşakla bütünleşmişler. Bu mahallelerden denize doğru yaklaştıkça şehir merkezine ulaşacaksınız. Sokaklar sakin. Eski evler arasında dolaşırken, kendinizi neredeyse unutmaya başladığınız çocukluğunuzun kentinde bulacaksınız.

Şehir merkezine yaklaştıkça evler arasındaki bahçeler kaybolup, yapılar birbirine yaslanmaya başlıyor. Böylece çarşıya ulaşıyorsunuz. Çarşının bir bölümünde hâlâ özelliğini kaybetmemiş olan bir sokak alt katı ticarethane, üst katı konut olarak kullanılan çarşı esnafı yapısı tipine uyuyor. İnebolu’da çarşı kentin tam merkezinde. Küçük, şirin bir meydan etrafında dükkanlar sıralanmış. Çarşı eskisine nazaran belli ki önemini büyük ölçüde yitirmiş. Günümüzde sadece İnebolu’da yaşayanların alışveriş yaptığı bir yer niteliğinde. Şehir merkezinin nüfusu 10 bin. Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi burada da gençler kasabayı terk edip büyük şehirlerde iş bulmaya çalışıyor. Sokakta karşılaştığınız kişilerle biraz sohbet ettiğinizde anlıyorsunuz ki kentte yaşayanların önemli bölümü emekliler.

ANKARA’YA GİRİŞ KAPISIYDI

Oysa ki geçmişte durum çok farklı. MÖ 1200 yıllarında kurulduğu tahmin edilen İnebolu’nun ilk adı İonopolis. Bu ad İonların kenti anlamına geliyor. Selçuklular devrinde değişime uğrayan kentin ismi İnebolu halini almış. İnebolu Karadeniz kıyısından iç kesimlere ulaşıp mallarını satabilmek ve bu bölgeden temin ettikleri orman ürünlerini deniz kıyısına indirmek amacıyla Ege Bölgesi’nden gelen İonyalılar tarafından kurulan önemli bir ticaret kolonisi. Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yılarında da İnebolu bu önemini korumakta. İnebolu, Kastamonu ve çevresinin dünyaya açılan kapısı. Bölgeyle İstanbul’un bağlantısı çoğunlukla deniz yoluyla sağlanıyor. Karayolu ya çok kötü ya da yok.

Kurtuluş Savaşı sırasında bu özelliği ile İnebolu en önemli köprübaşlarından biri olmuş. Ankara’ya ulaşmak isteyenler İnebolu yolunu kullanmış. Örneğin Mehmet Akif Ersoy, İstanbul’dan ayrılıp önce İnebolu’ya gelmiş, burada birkaç gün kaldıktan sonra Kastamonu’ya geçmiş ve daha sonra da Ankara’ya ulaşmış. Yine bu dönemde yurt dışından sağlanan silah ve cephane büyük gemilerle İnebolu açıklarına getirilmiş, sahile çıkarılan bu malzeme günümüzde “İstiklal Yolu” olarak adlandırılan güzergah ile Kastamonu’ya ve oradan da cepheye sevk edilmiş. “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da; kulağım İnebolu’da.” Atatürk tarafından söylenen bu sözler şehrin Kurtuluş Savaşı’na sağladığı vazgeçilmez katkıları çok iyi dile getiriyor.

İLÇEYE İSTİKLAL MADALYASI

Bu yolda can vermiş Şerife Bacı’nın öyküsü çok bilinen bir öyküdür. Ancak bunun yanında İnebolu’nun bir diğer övünç kaynağı “Denk Kayıkçıları” dır. Çoğu zaman Karadeniz’in azgın dalgalarıyla boğuşarak, açıkta bekleyen büyük gemilerin yüklerini limana taşıyarak İnebolu’ya hayat verenler, bu cesur insanlardı. Olağan durumlarda bu işi yaşamlarını kazanmak amacıyla yapanlar, aynı zamanda sahil yerleşim birimleri arasında bağlantıyı sağlarlardı. Kurtuluş Savaşı sırasında her türlü kötü koşulda dahi silah ve cephaneyi kıyıya taşımayı hiç durdurmayan “Denk Kayıkçıları Loncası” 11 Şubat 1924’de İstiklal Madalyası’yla ödüllendirilmiş. Daha sonra bu madalya kayıkçılar tarafından tüm İnebolu halkına armağan edilmiş. Bu yolla İnebolu ilk ve tek İstiklal Madalyası sahibi ilçe olma unvanını elde etmiş.

Bir gün yolunuz İnebolu’dan geçerse mutlaka Türk Ocağı’nı ziyaret edin. 27 Ağustos 1925’te İnebolu’yu ziyaret eden Atatürk şapka ve kıyafet hakkındaki ünlü konuşmasını burada yapmış. Daha sonra 1990’lı yıllarda kaderine terk edilen bina 2005’te Kastamonu Valiliği ve Genelkurmay Başkanlığı’nın sağladığı kaynakla onarılarak müze haline getirilmiş. Müzenin en değerli eserlerinden biri Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı Atatürk’ün balmumu heykeli. Ancak Türk Ocağı’nı önemli kılan diğer bir unsur, özgün mekanında Atatürk’ün ünlü konuşmasını tek kişilik kısa sunum haline getirip bütün içtenliğiyle tüm ziyaretçiler karşısında canlandıran bir kadın sanatçı: Nurhayat Ergün. Kendisi aynı zamanda Türk Ocağı’nın yöneticisi. Tam olarak Mustafa Kemal’in durduğu yerden sunumunu yapması çok etkileyici.

ESNAF RUHU YAŞIYOR

İnebolu, orada olduğunu bildiğimiz ama genellikle henüz gitmeye olanak bulamadığımız şirin bir kent. Bir tarafında adından her geçen gün daha fazla bahsedilen Sinop, diğer tarafında ise yavaş yavaş turizm kenti niteliğine kavuşmakta olan Kastamonu. Bu kadar yaklaşmışken Küre Dağları Ormanları’ndan aşağıya süzülerek bu şirin kentte soluklanmadan olmaz. Dilerseniz mütevazi ama sevimli koşullarda Karadeniz’in tam kıyısında konaklayabilirsiniz. Turizmle henüz tanışmamış sokaklarında gezinirken “teyzeler”, “amcalar” yolunuzu kaybettiğinizi sanıp size yardımcı olmak isteyebilir, gözlüğünüzün kaybolmuş vidasını bir liraya yerine takan bir esnaf bu paranın elli kuruşu ile size çay ısmarlayabilir, şaşırmayın!.. Halk öylesine cana yakın, güleryüzlü. Bu şirin yerden ayrılırken aklınızda berrak, dingin, sevimli bir kent resmi kalacak, pişman olmayacaksınız.

 

EVLER SOKAKTAN UZAKTA

İnebolu’da varlığından pek haberdar olmadığımız 450 civarında korunması gereken eski ev bulunuyor. Bu evler çok yakındaki Safranbolu evlerine benzemiyor. Göze çarpan ilk özellik yamaçlara doğru ilerledikçe evlerin sokak kıyısında olmayıp bahçenin ya ortasına veya bahçenin sokaktan en uzak bölgesinde inşa edilmiş olmaları. Ayrıca bu evlerin ailesel üretim yapılan orta avluları da yok. Bu yapılar çoğunlukla İnebolu’nun Karadeniz’e açılan önemli limanında ticaret yapan zengin ailelerin konutları olmuş. Dolayısıyla ev, günlük yaşamın yoğunluğundan kurtulabilecek, çarşı içinin karmaşasından uzak, aynı zamanda aile yaşamının saklılığını koruyabilecek, sokaktan uzak konumda tasarlanmış. Büyük bahçeleri nedeniyle çok yaklaşamadan uzaktan imrenerek baktığınız bu binalardan uçsuz bucaksız Karadeniz manzarası kim bilir nasıldır diyerek düş alemine dalmamak mümkün değil.


Makaleleri
Tanrının Lütfu: YEZD
İRAN’LA TURAN’IN ÖYKÜSÜ
Esfehan, Nısf-ı Cihan
Karadeniz'in mavisinden, Küre'nin yeşiline İnebolu

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]