Hindistan’ın en ünlü destanlarından biri Ramayana’da, kahraman Rama, sevgili karısı Sita’nın peşinden Lanka Adası’na gelir. Lanka Kralı dev Ravana, Sita’ya aşık olmuş ve onu kaçırmıştır. Rama, Ravana’yı yenecek ve Sita’yı onun elinden kurtaracaktır.
MÖ 5. yy’dan beri dilden dile, nesilden nesle aktarılarak ünü ve kutsallığı pekişen bu destan, Lanka Adası’nın ilk kez adının geçtiği tarihi belge sayılır. Hinduizm’in en önemli tanrılarından Vişnu’nun avatarı olan Rama’nın macerası, bu adayı Hindular için kutsal kılmıştır.
Sigiriya
MÖ 3. yy’da ise, Hindistan’da Budizm’i benimsemiş olan Kral Ashoka’nın oğlu Rahip Mahinda, Lanka Adası’na gelir ve Budizm’i yayar. Prenses ise Buda’nın altında aydınlanıp nirvanaya ulaştığı Bo Ağacı’ndan bir filiz getirir ve diker. Ardından adaya bir kutsal emanet daha gelir: Buda’nın dişi. Rivayete göre kim bu dişe sahip olursa ülkeye o hükmedecektir. Böylece Lanka Adası artık Budistler için de kutsallık kazanır. Budizm Güneydoğu Asya ülkelerine işte bu adadan yayılacaktır.
Hindistan’ın 31 km güneyinde, Bengal Körfezi’nde yer alan ada zengin kaynakları ile Arap tüccarların önemli bir durağı olur. Tarçının anavatanı Lanka Adası, kauçuktan karabibere kadar çeşitli ürünleri ile zenginleşir. Arap tüccarların “Serendib” olarak adlandırdıkları ada zamanla Avrupalı tacirlerin de ilgi odağı oldu. Yunanlıların “Seilen Dira” olarak adlandırdıkları ada, zamanla “Selan” olarak tanınır.
Kolonyal dönemde önce Portekiz sonra da Hollanda’nın istilasına uğrar. Ticaretle ilgilenen Avrupalılar çeşitli liman kentleri kurunca yerliler (Sinhali) iç bölgelere kaçıp Kandi adlı son başkentlerini kurarlar. Kutsal Diş de Kandi’ye taşınır. Avrupalıların başkenti Colombo olur.
Dambulla Tapınağı
18.yy’da adada İngilizler hüküm sürer. 19 yy.’da “Son Başkent” Kandi de düşer. Tarçın, kauçuk ve diğer baharatlarla yetinmeyen İngilizler adada kahve üretimini denedikten sonra, çay üretiminde karar kılarlar. Böylece uçsuz bucaksız Seylan çay bahçeleri oluşur. Ucuz işçi ihtiyacı arttıkça, İngilizler Güney Hindistan’dan Tamil kökenli köylüleri bu iç bölgelere yerleştirirler.
20.yy’ın ortalarında bağımsızlığına kavuşan ada tekrar eski adı “Lanka”yı benimser. Ancak kutsallığını vurgulamak için başına “ŞRİ” ünvanı eklenerek “ŞRİ Lanka” olarak adlandırılır.
1980’lerde Budist Sinhaliler ve azınlıktaki Hindu Tamiller arasında mücadele çıkar ve kısa sürede iç savaşa dönüşür. Adanın kuzeyi ve doğusunda kendi devletlerini kurmak isteyen Tamiller terör örgütü “Tamil kaplanları” liderliğinde mücadele verirler. Devletin acımasız ordusu ile süren mücadelede Arap kökenli Müslümanlar ve pek çok sivil de hayatını kaybeder.
2009 yılında ise yeni bir sayfa açılır. İç savaş sona erer ve fakirleşmiş ülke kapılarını turistlere açar. Bugün güvenli olmanın yanı sıra coğrafi, mimari, tarihi ve kültürel özellikleri ile farklı ilgi alanlarına sunacağı çok şeyi olan bir hazinedir ŞRİ Lanka.
Kandi Diş Tapınağı
Güzel kumsallar ve balıkçı köyleri ile çevrili adanın iç bölgelerini yağmur ormanları ve baharat bahçeleri oluşturur. Dağlık Nuvana Eliya bölgesinde ise sizi uçsuz bucaksız çay bahçeleri bekler. Yeşile doyacağınız bu adada sizi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan çeşitli ve muazzam anorlar da karşılar. Polonnaruva en güzel Sinhali Antik Kenti’dir. Dambulla da en eski Budist tapınakları, mağara içinde gizemli duvar resimleri ile sizi büyüler. Sigiriya Kalesi’nde harem kızlarını tanımlayan freskolar dünya sanat tarihinin en eşsiz eserleri arasında tanımlanır. Buda’nın aydınlandığı Bo Ağacı’nın çocuğu sayılan Kutsal Ağaç Tapınağı’ndaki hacıların ibadetinin ardından, Kandi’deki Kutsal Diş Tapınağı’ndaki ayine katılabilirsiniz. Kandi’ye uğramışken, göl kıyısındaki romantik kentin kolonyal yapılı sokaklarında dolaşmayı ve teatral Kandi danslarını izlemeyi ihmal etmeyin.
Güneyde Galle Kenti, Portekiz Kalesi ve yakınındaki balıkçı köyleri ile nostaljik bir tablo çizer. Gezinizi başkent Colombo’da sona erdirebilirsiniz. Adanın modern yapılarla dolu bu kenti diğer bölgelerinin kendi halindeliğinden sonra sizi şaşırtacaktır. Colombo sahilini oluşturan Galle Face yolu, Sinhali mimari unsurlarından esinlenerek oluşturulmuş Anayasa Meydanı ve Müze Colombo’da mutlaka uğramanız gereken noktalardır.
Doğa, kültür, tarih ve lezzetin iç içe geçtiği bu adada her şeyin ötesinde sizi en çok büyüleyen “insanları” olacaktır. On yıllar süren iç savaştan çıkıp barışa kavuşmuş olan halk sakinliği, güler yüzü, doğallığı ve yabancılara olan merakı ile eşsiz ev sahipleri olarak sizi kucaklayacaklardır.
Güvenli olmasına rağmen altyapı henüz çok gelişmediği için tek başınıza gezmenizin zor olduğu bu adayı turizm patlaması ile çok gelişmeden ve yerel unsurlarını, karakterini yitirmeden bir tura katılarak gezmenizi öneririz. Kasım- Şubat arası iklim olarak en uygun zaman olacaktır bu seyahat için.
Sigiriya Duvar Resimleri
