Narmanlı Han, Casa Botter, Hidivyal Palas, Markiz ve Lebon, Suriye Pasajı, Santa Maria Draperis Kilisesi, Meşher, Odakule, Dolapdere, Arter… (Gezimiz yürüyerek gerçekleşecektir. Bazı yerler dışarıdan görülecektir.)
Meşher’de İstanbul’un imgesel derinliğini sunan bir sergiyi inceleyeceğiz: Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar. Ömer Koç koleksiyonunda yer alan eserlerin en eskisi 15. Yüzyıla tarihleniyor. İstiklal Caddesinden Dolapdere’ye adımlarken şehri bu kez de sanatın ışığında gözlemleyeceğiz. Şehir nasıl değişmektedir?
Dolapdere’de Arter’i ziyaret edeceğiz. Nuri Kuzucan’ın Pasaj başlıklı kaos/düzen, ışık/gölge, boşluk/doluluk, yüzey/derinlik, iç/dış gibi ikilikler etrafında kurgulanan yapıtlardan oluşan sergisi; akışkan yapısıyla belki de bizi şehrin imgesel geçişleri konusunda soyut bir dünyaya çekecek. İç ve dış, kamusal ve mahrem, varlık ve yokluk, hafıza ve unutma, boşluk ve beden gibi tematik ikilikler etrafında kurgulan Kendi Gölgesinde başlıklı grup sergisinde anlamlar ve onların etrafında oluşan muğlaklıklar konusunu açmaya çalışacağız. Sarkis’in, Sonsuz sergisi ise sanatçının ilk kez bir araya gelen yapıtlarıyla izleyiciye nesnelerin sonsuzluğuna dalma fırsatı sunuyor. İstanbul’un sonsuzluğunu sanatın sonsuzluğu ile birleştirerek, bu günde (zamanda), İstanbul’da mükemmel bir zaman geçirmek üzere buluşuyoruz.
Gezimiz aşağı yukarı 16:00-16:30 sularında Arter'de sona erecektir.