Venedik ile başlayan ve her iki senede bir yapılan büyük ölçekli çağdaş sanat sergilerini ifade etmek için kullanılan bienal terimi, 90’lı yıllarla beraber farklı anlamlar ve boyutlar kazandı. Bu dönemde sayıları giderek artan ve genellikle yapıldığı şehir ile anılan bienaller arasında Manifesta bazı özellikleriyle dikkate çekmeye başladı. Öncelikle belli bir şehre ait olmaktan çıkıp, her seferinde farklı bir lokasyonda konuşlanan sergi, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle yaşanan politik, ekonomik ve sosyal değişimleri merkezine aldı. Bitmiş ve sunulan bir sanat sergisi olmaktan daha çok sürece odaklanan; sanatçılar kadar katılımcılara da alan açan yapısıyla sanat ve toplum arasında sürekli bir diyalog kurmayı amaçladı. 1996’dan beri organize edilen ve uluslararası arenada çok ses getiren bu önemli sanat etkinliğinin daha önceki edisyonları Rotterdam, Donostia/San Sebastian, Ljublijana ve Palermo gibi şehirlerde gerçekleşti. 14. Edisyonu olacak bu serginin teması ise “it matters what worlds world worlds: how to tell stories otherwise” olarak belirlendi. Manifesta’ya adanmış ve hoş sürprizlerle harmanlanmış programımız, geziye de eşlik edecek sanat danışmanımınz Melis Terzioğlu’nun katkılarıyla hazırlandı…