Nedendir bilinmez, şehrin merkezinde ama keşmekeşten ve stresten uzak bu kadim semtin tarihi öneminin ve sakladığı hazinelerin pek az İstanbullu farkında. Bilinmez mesela, Konstantinopolis’in fethinden 59 yıl önce Osmanlı toprağı olduğu, ilk köyün burada kurulduğu, ilk hisar, ilk caminin burada inşa edildiği, ilk ezanın burada okunduğunu… Ya da hatırlanmaz Nedim’den ,Yahya Kemal’e, Recaizade Ekrem’den Halit Ziya’ya nice yazar ve şairin şiirlerinde ya da romanlarında burayı anlattığı. İnanılmaz bir çekişme vardır; Kağıthane ile Göksu arasında tarihte. Gül bahçeleri, bostanlar, pırıl pırıl akan sular, yemyeşil çayırlar, servi ormanları ile tasvir edilir, batılı gezginlerin “Asya’nın tatlı suları” dediği “Göksu ile Küçüksu” dereleri arasında kalan Şehr-i Konstantiniye’nin en meşhur mesire yeri. Pırıl pırıl sularında ‘piyade’ adı verilen maun kayıklar, dere kıyısında atlı arabalılar, zengin, fakir, kadın, erkek, evli, bekar tüm İstanbul buradadır.
Program:
Küçüksu Kasrı, Mihrişah Sultan Çeşmesi, Mihrişah Sultan Camisi, Küçüksu Çayırı, Anadolu Hisarı, Namazgah, Anadolu Hisarı İskelesi, Fatih Sultan Camisi, Muhaşşi Sinan Camisi, Osmanlı Mezarlığı, Halat Fabrikası, Aya Panaiya Ayazması, Hasan Usta’nın atölyesi, Sultan II. Mahmut Nişan Taşı, Baruthane Çayırı, Göksu…
Bazı yapılar dışarıdan görülecektir.
Öğle yemeği fiyatımıza dahil değildir. Misafirlerimize serbest zaman verilecektir.
Gezimiz araç ile gerçekleştirilecektir.